Merhaba. Aşağıda Ertuğrul Özkök'ün 23 Şubat 2007 tarihli "Türkler bir Irk mıdır?" başlıklı yazısına (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6003915.asp?yazarid=10 ) cevaben yazdığım mektubu bulacaksınız. Bilginize..
Sayın Editör,
Ankara ve Pensilvanya Üniversitelerinde Anadolu populasyon tarihi üzerinde çalışmalar yapmakta olan bir antropoloğum. Ertuğrul Özkök'ün 23 Şubat 2007 tarihli yazısınızda çok önemli konulara değindiğini ancak bu konularda bilinçsiz ve sığ saptamalarda bulunduğunu düşünüyorum.
Özellikle uzmanı olmadığı ve son derece hassas olan konularda, ve bu yazının özelinde 'Türk Irkı' ile ilgili olarak, Jean-Paul Roux'tan kısmi alıntılarla yapılan saptamalar son derece üzücü. Öncelikle kıta Avrupa'sının toplumların oluşumu ile ilgili eskimiş ve Avrupa merkezci düşünceleri hiç bir eleştirel filtreden geçirmeden olduğu gibi kaynak gösterilmesi sorunlu.
Bugün, ırk kavramının biyolojik gerçekliğinin olmadığı ve dünya toplumlarının birbirlerine biyolojik olarak eskiden düşünüldüğünden çok daha yakın oldukları kabul edilmektedir (bkz: American Association of Anthropology, statement on race. http://www.aaanet.org/stmts/racepp.htm). Bu durumda, Türk ırkından bahsetmenin, bu grubun ırksal özelliklerinin olmadığı veya seyreldiği savunulsa bile, Özkök'ün yapmaya çalıştığı gibi bilimsel bir temeli yoktur. Hele "kan" kavramının bu kadar hoyratça ve düşüncesizce Hürriyet gibi büyük bir gazetenin editör köşesinde yer alması son derece üzücüdür.
Bir bilim insanı için kan, temel görevi Oksijen taşımak olan bir dokudur. Sosyal bilimlerde ki önemi ise tabii ki bir çok toplumun kan kavramına son derece büyük önem vermesindendir. Ama Roux'un yazdığı ve Özkök'ün aynen kullandığı "yabancı...kan," "eski Türk kanı" gibi ifadeler hem gerçek genetik tarihin karmaşıklığını hiçe sayan, hem de ırkçı düşüncenin kendine slogan bellediği kavramlardır.
Özkök, yazısında, toplumların populasyon tarihlerini anlamak için çalışan, çağdaş antropoloji ve adli bilim dallarını tamamen hiçe saymış ve de tek bir kaynaktan yola çıkarak yazısını kurgulamıştır. Toplumların tarihleri gibi önemli ve hassas konuların tabi ki tartışılması gerekmektedir. Ancak, bu tartışmaların yoğun, karşılaştırılmalı araştırmalar bağlamında yapılması ve tekil fikirlerden kaçınılması esastır. Özkök'ün yaptığı şekilde yarım yamalak araştırılmış verileri, hiç bir kontrol olmadan, bilimsel gerçeklik olarak sunmak, herhalde ancak büyük gazete editörlerinin yapabileceği cinsten bir gaflettir.
Saygılarımla.
‘Yaz’ olmalı idi ilk söylenen, ‘oku’ değil. Biz tanrısı değil miyiz bilincimizin? Bizim beynimiz değil mi her suçu unutan? Biz değil miyiz ki her düşünceyi çarpıtan? Yazmalıyız ki sözümüz kök salsın, yazmalıyız ki değişen anlamların geri dönebileceği, yeniden başlayabileceği bir evi olsun. Yazmalıyız ki, suçlarımız ve suçluluklarımız ve hatalarımız yüzümüze çarpılabilsin. Bu değil midir hayatımızın anlamı?
Search This Blog
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
siz bu yazinizi Hurriyet'e gondermis miydiniz? gonderilmis idi ise yayimlanmis midir?
ReplyDeletebenimkisi bir merak. Hurriyet okudugum gazeter arasinda degil zaman zaman basliklarina soyle bir goz atarim lakin.
selamlar,
emel